Aslında biz bu harika kavurmayı tadalı çok uzun bir zaman oldu. Onun üstüne kaç kez daha babama bize kavurma yap dediğimi ben bile unuttum ama fotoğrafın olduğu dosyayı bilgisayarda kaybedip tekrar bulunca yayınlaması bugüne kısmet oldu:))))

Yaz başında köy evine gitmeye karar verdik ve  aşkım, annem,babam,teyzemler, İpek ve Haluk hep birlikte düştük yollara. Yolculuk sırasında yaşadığımız komik anlar hala taptaze aklımda:) 

Hatta oldukça soğuk bir yaz başlangıcı olduğundan köye vardığımızda mis gibi yanan odun sobasının başına küçük kedicikler gibi üşüştüğümüzü hatırlıyorum ve şu sıcak dönemde içim daha da ısınıyor:))))

Gelelim kavurmamızın özelliğine. Bu kavurmayı bir çok kişiden yemişimdir. Az malzemeli, besleyici ve yapımı oldukça eğlencelide olsa kimsede babamın elinden yediğim lezzeti alamadım. Hatta o gün sofrada olan diğer yemeklerin yüzüne kimse bakmadı ama bizim meşhur sac kavurma kapanın elinde kaldı.

Şimdi yazdıkça canım ister oldu:) En iyisi ben babamı tekrar sac kavurma yapması için ikna edeyim ve ellerine sağlık babacım diyerek tarifi aktarayım...

SAC KAVURMA:

Öncelikle kuşbaşı eti çok az bir suda hafif haşlayın. Sacınızı bu arada ocakta ( yağmurlu havalar olmadığında babam odun ateşinde yapar bu lezzeti ) ısıtın ve az bir zeytinyağı koyarak yağı kızdırın. İçine çok minik küp doğranmış patatesleri koyup kızartın ve kızaran patateslerin yağını süzerek sacın kenarına çekin. Ortada kalan yağda sırasıyla soğan,kabak,biber,patlıcanlara aynı işlemi uygulayarak pişirin ve sacın kenarına alıp ortaya suyu süzülmüş eti koyun. kapağı kapatıp biraz pişirin ve en son  tuz,  karabiber, kekik, kırmızıbiber ekleyerek bütün malzemeleri karıştırıp tekrar kavurun.

Sıcak sıcak afiyetle servis yapın:) 

Kendi mutafağımı unuttum yoğunluktan:) Pratik ne varsa artık bizim mutfakta:))) sizden birazcık müsade istiyorum çünkü hafta sonu iş kazası oldu ve elimi pasta bıçağıyla kestim:) Bu yoğunlukta tek parmak eksik pasta yapmak zorlasada evime geldiğimde sadece çorba yada salata yiyerek günü geçiştiriyoruz. O yüzden mutfağımda yeni denemelerim olamıyor. En kısa zamanda sizlere Noodle pişirip anlatmak istiyorum. Hepinize bu sisli ve soğuk günlerde bahar ışıkları, çiçek kokuları diliyorum. Hepinizin içini şımarık çocuk kaplasın ve bol bol yaramazlık yapın:) Ama bıçaklardan uzak durun ya da daha dikkatli olun:))))))))

Bu yıl aşkımın İstanbul'da yaşayan ablası, eşi ve yeğenleri geldi Ankara'ya. Bülent abinin işlerinin yoğunluğu, Sine ablanın işi ve Kerem, Defne'nin okulu nedeniyle çok sık Ankara'ya gelemediklerinden bizler için çok önemliydi bu seyahat. Pazar günü öğlen saatlerinde kayınvalidemlere geldiler ve orada hararetli sohbet eşliğinde öğlen yemeği yenildi. Daha sonra akşam yılbaşı kutlaması için Bülent abinin annesi ve babasının evinde görüşmek üzere sözleşip onları Gönenç teyzelere doğru uğurladık. Akşam olupta hep beraber biraraya geldiğimizde yemekten önce birer kadeh içki içip sohbete başlamıştık ki Gönenç teyzenin gecenin spesiyali olarak hazırladığı meşhur tandırı görünce bir anda ortalık değişti. Hepimiz masanın başına doluşup yemek için beklerken benden yükselen durun önce fotoğraf çekilsin ısrarına dayanamayıp sağolsun Bülent abi benim için bir kare yakaladı:)) Sonrası mmmmmmmmmm sesleri ve benim tarif alma çabalarımla başlayan güzel bir gecenin devamı:)).....

MALZEMELER:

5-6 kiloluk kuzu kol ( yağlarını ayırtıp 3 parmak dilimler halinde kestirin )
Bol miktarda arpaçık soğan
Çok az sıvı yağ
Tuz, karabiber
Sıcak su

HAZIRLANIŞI:

Parça etlerimizi genişçe bir teflon tencerede çok ama çok az, belli belirsiz bir sıvı yağ eşliğinde her tarafını iyice kızartıyoruz. Kızaran etleri geniş bir tencereye alıp daha önce et kızartmak için kullandığımız tencerede arpacık soğanları soteleyip etlerin üzerine döküyoruz. Sıcak suyuda soğanları sotelediğimiz tavadan geçirip etlerin üzerine döküyoruz ama suyun etlerin üzerini geçmemesi gerekiyor. Son aşamada tenceremizin ağzını sıkıca hava almadan kapıyoruz ve ocağın en kısık ateşinde yaklaşık 1,5 - 2 saat kadar pişiriyoruz. ( Pişirme sırasında yemeği ara ara kontrol edelim suyu biterse kaynar su ilave edin )

ARAP PİLAVI:

Pilavımızı normal pişiriyoruz ve demlenmek üzereyken üzerine bolca yeni bahar serpiyoruz. Ayrı bir tavada tereyağında badem, antepfıstığı, dolmalık fıstık ve dolmalık üzümü kavurup servis sırasında pilavın üzerine döküyoruz.

AFİYET OLSUN:)

Tarif için teşekkürler Gönenç teyze ve bu leziz yemeği fotoğraf karesi haline getirdiğin için teşekküler Bülent abi.

Geçen akşam bizim evde piknik vardı:) Şimdi evde piknik nasıl olur? demeyin:) eğer kafanıza takmışsanız piknik yapmayı kurallar basit. Masanızı çiçekli, renkli yada piknik durumuna uygun bir örtüyle süsleyin:) Sonra kafanızda bir mönü oluşturun. Yanlız evin ortasında mangal yakamayacağınız için genelde ızgara, fırın yemeklerine yönelin:) Ben piknik için balık ve bol yeşillik yanında beyaz şarap, sıcak bir sohbet, mum ışığı ve yemeğin sonunda şişmiş kocaman göbekler düşündüm:)Doğrusu iyi ki düşünmüşüm diyorum çünkü balıkla pek arası olmayan aşkım bile bunu haftada iki gece tekrarlamalıyız dedi:)
Kışın eve hapis olduğumuz şu günlerde sizlerde küçük renkler katabiliriniz hayatınıza ne dersiniz? Yanıt evetse ne duruyorsunuz? )))))) Hadi hadi çabuk mutfağa koşun ve akşama evinizde baharı konuk edin:)

MALZEMELER:

2 adet deniz levreği
2 adet defne yaprağı
Bir tutam karabiber
Bir tutam tuz
İki çay kaşığı tereyağı

HAZIRLANIŞI:

Balıkları iyice yıkayıp temizledikten sonra suyunu süzdürün.Bu arada fırın tepsisine yağlı kağıt serip hazırlayın. Balıkları tepsiye dizip içine defne yaprağı, tuz, karabiberi serpip içine tereyağından bir parça koyun. 200 derece fırında balığınız piştiğinde servis için tabağınıza alın.
İşte hepsi bu. Küçük ve mutlu bir akşam yemeği için size geri kalan mevsim yeşillikleriyle donatılmış bir sofra ve sevdiklerinizle yudumlayacağınız birer kadeh şarap:)

Afiyet olsun...

Balık yemeklerine ani bir ilgi duyar oldum. Çocukluğumda babamla balık tutmak büyük bir keyifti. Gerçi ozamanlar denizlerimizde bereket, bolluk vardı. Attığımız her olta dolu dolu gelir her gece balık ziyafeti çekerdik tüm sevdiklerimizle. Derken fazla sevda bende balığa karşı ayrılık sinyalleri çalmama neden oldu. Balık tutmasını delice severken yemesinden kaçar oldum. Ta ki bu seneye kadar. Somon, ton balığı haricinde neredeyse hiç bir balık yemez olmuştum. Şimdilerde ise sanırım hem sağlık hem özlem yoğunluğu beni balık sofralarına taşır oldu.

Geçen gün markette kalamar ve karidesi görünce bir cesaret alayım dedim. Denemekten ne çıkar dedim ve başladım internet başında araştırmalar yapmaya. Milyonlarca kalamar ve karides tarifini okuyan ben şaşkın şaşkın, boş gözlerle mutfakta kala kaldım:) Daha sonra hemen kendimi toparladım ve kalamarları bir gece önceden biraya yatırdım. Okuduğum bilgiler arasında bir gece önceden bira içerisinde kalamarlar beklerse yumuşar yazdıyordu. Ertesi gün işten eve dönünce hemen kalamarları okuduklarımdan hatırladıklarımla pişirmeye başladım. Önce iyice süzüp, kuruladım daha sonra una bulayıp kızgın yağda altın sarısı rengi alana kadar pişirdim. Sonuç ne dersiniz? Tat güzel ama dışarıda yediğim kalamardan eser yok.
               
Kalamar yapılır da sosu yapılmaz mı? Elbette sos yapma isteğiyle çırpınan ruhumu engellemedim ve araştırmalarıma uygun bir sos yaptım. Sos için; kornişon turşu ve kapariyi küçük küçük doğradım, içine taze soğan, haşlanmış havuç dograyıp çok az sarımsak ve mayonezle karıştırıp servis yaptım. Sonuç = SÜPER

Gelelim karideslere:) Karideslerimle maceram çok zorlu olmadı. Güzelce yıkandılar, süzüldüler ve pişmek için sıraya girdiler. Büyük bir tavada bol miktarda tereyağını eritip bir kaç diş iri sarımsak ve kırmızı pul biberini soteleyip içine karidesleri attım. Sürekli çevirerek suyunu salıp çekene ve kızarana kadar tavada pişirdim. Sonuç = MÜKEMMEL

Yavaş yavaş balık ve deniz mahsullerinde ilerlesem bile pes etmek yok. Zaman buldukça deneme çalışmalarım sürecek. Bu arada güzel bir kalamar tarifi vermek isterseniz heyecanla bekliyorum. Elbette diğer balık ve deniz mahsulleri pişirme tekniklerinide heyecanla bekliyorum.
:)))TARÇIN

Son zamanlarda enerjim, mutluluğum sayenizde çoğaldıkça çoğalıyor:) İçinizden bir çok kişi ile YUKA sayesinde tanışma fırsatı buldum. E tanışmaya fırsat bulamadığım kişilerlede telefonla görüştüm. Ne zaman telefon çalsa ve Aslı hanım sitenizden arıyorlar dediklerinde yüzümde garip bir şımarıklık beliriyor:))) Tanıştığım, tanışamadığım hepinizle garip bir bağ kuruldu ve inanın bu bağ her fırsatta kendini bana bir şekilde hatırlatıyor.
Mesela geçenlerde telefon çaldı ve direkt ben açtım. Üstelik o gün nedense bir yorgunluk vardı üzerimde. Telefonda duyduğum ses bir anda neşemi yerine getirdi. içinizden biriyle daha tanışıyordum:) Güzel bir sohbet sonrası yüklendiğim sevgi enerjisiyle bir çok deneme çıktı mutfakta:)))) E olanlarda ekibimdeki arkadaşlara oldu. Sürekli pişirip pişirip yediriyorum çünkü:)
Şimdi sıra tanışamadığım Dilayra'ya geldi:) Geçen gün arkadaşı için sürpriz bir pasta istedi benden ve telefonda kendisiyle bir tasarım yapıp gerçekleştirdik. Almaya geleceği gün bekledim ama bir türlü denk gelemedik. Deniz'den dinlediğim ayrıntılara göre rüya gibiymiş Dilayra'mız:) Aman nazar değmesin kendisine:)
Çenem düştü yine değil mi?:) Tamam Tamam susuyorum ve hemen en çok sevdiğim lezzetlerden biri olan schnitzele geçiyorum:) Mutlu ve gülücük dolu bir gün dilerim hepinize. Ve hatta mümkünse sevdiklerinize şımarmanızı öneririm:) Kimse ara sıra çocuk olmaktan zarar görmez değil mi?:)))))))

MALZEMELER:

200 gr tavuk
1,5 - 2 su bardağı galeta unu
4 çorba kaşığı un
2 adet yumurta
tuz, karabiber
Kızartmak için sıvı yağ

HAZIRLANIŞI:

Tavukları evinizde kendiniz yada kasabınıza ince 2 adet biftek haline getirtin ve üzerine tuz, karabiber serpip arkalı önlü una bulayın. Geniş bir tabakta yumurtaları çırpıp eti tekrar arkalı önlü yumurtaya bulayın ve hemen ardından galeta ununa bulayın. Kızgın yağda kızartın.
İşte bitti:) Geriye kalan yanına patates kızartması yada püresi yapıp afiyetle, hoş sohbetler, gülücüklerle yemek:)

*** Bu tarifi dana eti ile  aynı şekilde yapabilirsiniz. Şiddetle tavsiye ederim:)

Kendimi bildim bileli fırında pişen güveç yemeklerini çok severim. Sanırım lezzetin toprak kaplarda ağar ağar özleşerek pişmesi beni bağlayan. Daha önce size güveç yemekleri tarifleri yazmıştım. Bu sefer güveçte inegöl köfte pişirdim. Evcini inegöl köfte fotoğrafını ve tarifini sitesine eklediği an koşup yapmıştım köftelerimi.Fırın, ızgara derken çeşit çeşit yedik köftelerimizi:) Dondurucuda geçenlerde gözüme çarpan köftelerimin sonuncusunuda güveçte pişirmeye karar verdim. Ortaya Evcini + Tarçın ortaklığıyla bu lezzet çıktı:) kendisine teşekkür ederim.
Köfteler için yapmanız gereken tek şey Evcini'nin sitesini ziyaret edip köfteleri yapmak, sonra bana uğrayıp geri işlemi uygulamak:)

Köftelerinizi güveçlere paylaştırıp üzerlerine sarımsak, kekik, nane, defne yaprağı, fesleğen, karabiber, kırmızı biber ve 1 tatlı kaşığı kadar soya sosu kullanarak salçalı su hazırlayıp dökmek. En üste biber ve domates dilimlerini unutmayın tabii. 200 dereceli fırında köfteler pişene kadar tutup daha sonra servis yapın. Yanına bol salata ve meze çeşitlerini unutmayın:)))))))))
AFİYET OLSUN....

Kim demiş keyif sadece hafta sonu yapılır diye:) Yoğun geçen günlerim arasında evde yemek yapmaya vaktim olmayınca daha önceden hazırladığım soslu tavukları hemen balkonda ızgara yapmayı istedim. Elbette balkonda mangal yakmadım:) malum komşulara rahatsızlık vermemek gerekli:) Kokusuz, dumansız ızgaramı şirin balkonuma getirip balkonumun tüm camlarını açıp güzel bir sofra hazırladım. Daha doğrusu pratik mezeler yapıp balkonumuza piknik havası getirdim:) Bir kadeh şarap eşliğinde hoş sohbetler ve cızır cızır pişen etlerin getirdiği keyifi varın siz tahmin edin:)

Izgara için;

Kanatları iyice yıkayıp süzdükten sonra derin bir kapta soya sosu, sarımsak, 1/2 limon suyu, çok az bal, kekik, bir çay kaşığı kişniş, kırmızı biber, karabiber, kimyon, tuz ile iyice bulamaç haline getirip en az iki saat buzdolabında bekletin. daha sonra kızgın ızgarada dilediğiniz kıvamda pişirin:)

Izgaranın yanına daha önce közleyip dondurduğum patlıcanı çözdürüp salata yapmak istedim. evde pek malzeme kalmayınca içine soğan, sarımsak ve bol limon suyu, zeytinyağı ilave edip karıştırdım. Lezzeti süper olmuştu.

Mevsim salatasının yanına dolabın dibinde unuttuğum avakadoyu rendeleyip sarımsak, tuz, limon suyu ve zeytinyağı ile karıştırıp servise hazırladım.

Zamansızlık hepimizin sorunu, günlük yaşam her geçen gün dahada ağarlaşır oldu ama unutmayın iç huzurunuz ve mutluluğunuz için küçük bir tebessümü ve kendinize zaman ayırıp şımartmayı İHMAL ETMEYİN!!!

AFİYET OLSUN...

İş yerinde Alev abla ve Meral ablayla hızlı bir tarif trafiğinde bulunurken birden ACEM PİLAVI adı geçince heyecanlandım ve Alev abladan tarifini hemen aldım. Alev abla tarifi anlatırken öyle çok miğdem guruldadıki işten eve uçarcasına gidip akşama bu harika pilavı hazırladım:) Umarım sizlerde çok beğenirsiniz!

İçtenliğin, gülen yüzün, espirirlerin ve tarifin için teşekkürler Alev abla.

MALZEMELER:

1/2 kilo dana kuşbaşı et
400 gr jülyen doğranmış havuç ( ince şerit halinde )
1 adet orta boy kuru soğan ( küp küp doğranmış )
1 bardak pirinç ( 1/2 saat önce ıslatın )
arzu ettiğiniz kadar tereyağı
Tuz, karabiber ve yeterli miktarda su

HAZIRLANIŞI:

Öncelikle eti yaklaşık 2,5 - 3 bardak suda düdüklüde haşlayın.
Pilavı pişireceğiniz derin bir teflon tencerede yağı eritip soğanları kavurup havuçları ilave edin ve ara sıra karıştırarak kavurun. Daha sonra eti suyundan süzüp tencereye alın. Karabiber, tuzu ekleyip tekrar kavurun. Kavrulan malzemenin üstünü iyice yıkadığınız pirinçleri düzgünce serin ve üzerine pirincinizin ihtiyacı olan sıcak su miktarını ( ben 1 ölçüye 1,5 bardak kullanıyorum ve bu pilav için eti haşladığım suyu tercih ettim ) kenarından ekleyip kapağını kapatın. Normal pilav gibi pişirin. Pişen pilavınızın kapağını açmadan 1/2 saat dinlendirip servis tabağına ters çevirerek misafirlerinizi hem görüntü hem tat olarak mutlu edin:)

AFİYET OLSUN...

Tavuk tadına olan hasretime artık bir son dedim ve düştüm yollara. Yanımda alış-veriş listem, takmışım gözlüğümü kim korkar ev alış-verişinden diyerek daldım kocaman markete:) Şimdi ya amma büyüttün ev alış-verişini demeyin. Benim gibi en ufak ayrıntıyı bile kurcalayıp, her reyonda yeni ne çıkmış? bununla bunu alıp karıştırsam nasıl bir tat çıkar ortaya? aaaaaaaaaaa bunu görmemişim ne şirinnnnnnn, bir mum daha alsam acaba Can kızar mı? Bu dergiyi muhakak almalıyım diyenlerdenseniz ( Özetle bir market canavarı ) korkulur elbette:)
Bir market canavarı olan ben artık ihtiyaç listesi yapıp çıkıyorum alış-verişe. Önce ihtiyaçlar alınır, artan zamanda fırsat varsa diğer reyonlarda kurcalanır.
Bak bir tavuktan nerelere geldik değil mi? Ne yapayım bir an kendi halim geldi gözümün önüne bende hemen sizinle paylaşayım istedim:)
Tavuk mevzusuna dönersek malum sebeplerden epeydir tavuk yemiyordum. Sonunda tanınmış markaların üzerinde garanti belgelerini okuyunca cesaretlenip aldım ve bu lezzeti sizler için denedim. Sonuçtan eşimde, bende çok memnun kaldık. Misafirlerinizi yada özel günlerinizde sofralarınızı şenlendirecek tarife geçiyorum izninizle:)

MALZEMELER:

500 gr. kuşbaşı doğranmış tavuk
1,5 su bardağı mısır gevreği
2 - 3 diş sarımsak
1/2 çay bardağı soya sosu
1 paket ( 200 ml. ) krema
2-3 adet küp küp doğranmış patates
1/2 su bardağı rende kaşar peyniri

HAZIRLANIŞI:

Doğranmış tavuklarınızı, patateslerinizi, ezilmiş sarımsak ve soya sosunda yaklaşık 2 saat kadar dinlendirin. Borcamınızın dibine mısır gevreklerini döküp üzerine tavukları yerleştirin. Kremayı derince bir kapta mikser yardımıyla iyice katılaşana kadar çırpın ve tavuklarınızın üzerine kremayı kapatın. 200 derece fırında yaklaşık 1 saat kadar pişirin ( Pişirme süresi her fırında değişik olabiliyor 1 saat sonunda kontrol edin ). Pişen yemeğin üzerine en son rendelenmiş kaşar peyniri serpip peynir eriyene kadar bekletin. Harika bir pilav yanında servis edin.

Afiyet Olsun...

İşte karşınızda Tarhana. Neden böyle böbürlenerek yazdığımı düşüneneleriniz olduğunu biliyorum ve hemen anlatıyorum. Geçen hafta sanki işim azmış gibi tarhana yapasım geldi. Ama çorbası değil önce tarhanın kendisi. Hemen malzemeleri edinip tarhanayı yoğurdum ve 3 günlük mayalanma sürecini bekleyip tarhanaları top top bir bez üzerine serdim. Sanıyorum ki birkaç günde böyle duracak ama şansıma o gün annemler bize geldi ve annem olaya el koydu. Meğerse tarhanayı serdiğimiz gün minik minik bölerek kurutup hemen süzgeçten geçirecekmişiz:) Annemin yardımıyla bu işlemi gerçekleştirip hemen 1 tencere çorba pişirip heyecanla tadına baktım. Yani ne yalan söyleyeyim sonuç süperdi. Hepinize tavsiye ederim.
Bu arada ben yazdığım ölçülerin yarısını kullandım. Sizde isterseniz yarım ölçüden deneyebilirsiniz. Şimdiden kolay gelsin:)

MALZEMELER:

3 kilo un
30 gr. kuru maya
1 kilo yoğurt
1 kilo domates ( rendelenecek )
1 kilo çarliston biberi ( minik minik doğranacak )
1 kilo kırmızı biber ( minik minik doğranacak )

HAZIRLANIŞI:

Öncelikle tüm malzemeyi iyice yoğurup sert bir hamur elde edeceksiniz ve bu hamuru büyükçe bir kapta üzerini bezle sarıp mayalandırmaya bırakacaksınız. Birinci günün sonunda tekrar un ekleyerek yine yoğurup mayalandırmaya bırakacaksınız. 2. günde aynı işlemi yapacaksınız. 3. gün hamuru temiz bir bezin üzerine ceviz büyüklüğünde parçalarda bölüştürüp yayacaksınız ve işte maraton başlıyor. 

Bütün hamuru kuruyana kadar ( ama bu kurumayı taş gibi olana kadar değil elekten elenecek kadar kuruma olarak düşünün) küçük küçük parçalara bölün ve elinizle ovalayarak iyice ufalanmasını sağlayın. Bu işlem biraz uzun sürüyor farkındayım ama gerçek bir Tarhana yapımı budur:) 

Anneciğime huzurunuzda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Eğer o gelip olaya el koymasaydı şu an tarhanalarım taş gibi olmuştu ve ben onları taşlarla döverek ufaltmak zorunda kalacaktım:) İnsanın annesi olması ne harika değilmi? Neyse konudan çok saptım sanırım hemen konuya dönüyorum:)

Tarhana parçacıkları elekten elenecek hale geldiğinde bir süzgece alıp temiz bir bez üzerinde eleyerek ufalayın. Tüm tarhanalar bitene kadar bu işlemi tekrarlayın.
Elde edilen elenmiş toz halinde bulunan tarhanalarınızı temiz bir bez üzerine yayıp 3 - 4 gün kurumasını bekleyin. Bu arada gelip gidip elinizle tarhanaları şöyle bir havalandırın ki birbirine yapışmasınlar.

Artık ufalanmış tarhananız kışa hazır. Temiz bir bez içinde yada cam kavanozda kuru, serin ve karanlık bir ortamda saklayabilir, her ihtiyacınız olduğunda çorbanızı pişirmek için kullanabilirsiniz.

TARHANA ÇORBASI:

Bir kasede 3 yemek kaşığı
kadar tarhanayı ıslatın. Bu arada bir tencerede salça, 3 bardak kadar su,sıvı yağ,  2 - 3 diş sarımsak ( ezilmiş ), nane, karabiber, tuzu karıştırıp içine tarhanayı ekleyin. Orta hararette yanan ocakta kaynayana kadar karıştırın ve bir taşım kaynatıp servis yapın.

*İsteyenler tarhanaya yağ koymadan pişirip sonradan nane ve tereyağı yakıp üzerine gezdirebilirler.

AFİYET OLSUN...

Pırasa ve benim garip bir öykümüz var. Bu sebzeyi çocukken annem pişirir bende  sesimi çıkartmadan yerdim. Sonra birden ne olduysa ortaokul yıllarımda hiç sevmediğimi düşünüp yememeye başladım pırasayı. E şimdi pırasa yemiyorsan bu tarif nedir ozaman? dediğinizi duyar gibiyim. Zaman akıp giderken ve biz pırasayla küs yaşarken birden hayatıma eşimin girmesi ve ailesiyle tanışmam pırasaya bir adım daha yakınlaşmamı sağladı. Nasıl mı? Eşimin ailesiyle ilk yemek yediğimiz gün sofrada zeytinyağlı pırasa vardı. Yemekler yenilip zeytinyağlı pırasa yermisin diye sorulduğunda sesimi çıkartamadım. Aslında bu soruya hayır diye yanıt verebilirdim ama eşimin annesinin zeytinyağlılar konusunda usta olduğunu bol bol duyduğumdan denemek istedim. Bir çorba kaşığı tabağıma aldım ve sonuç MUHTEŞEM. Sonra hemen bir kaç kaşık daha tabağıma alıp zevkle yedim. Ardından bir İstanbul seyahatimizde eşimin ablasında tekrar pırasa karşıma çıktı. Dururmuyum hemen atıldım tabiki:) Doğrusu iyiki yemişim çünkü Sine ablanın zeytinyağlılarıda en az annesi kadar güzeldi. İşte böylesi bir maceradan sonra pırasaya haksızlık ettiğimi düşünüp kendime bol bol pişirmeye başladım. Eşim hiç sevmediğinden bu harika sebzeyi marketlerden 2 sapçık alıp azacık pişirir ve yerim:) Umarım sizde bu sebzeye haksızlık yapmayanlardansınız:)))

MALZEMELER:

1/2 Kilo pırasa
1 Orta boy soğan
3 Adet havuç
1 Limon suyu
1 Avuç pirinç
Sızma zeytin yağı
1,5 Tatlı kaşığı toz şeker
Damak tadınıza göre tuz
Yeterli miktarda su ( Pırasaların hizasında )

HAZIRLANIŞI:

Soğanları doğrayıp düdüklüye koyun üzerine doğranmış havuç ve pırasayı, şekeri, pirinci, tuzu, yağı, limon suyu ve suyu ilave edip kavurmadan düdüklünün kapağını kapatıp orta ateşte 15 dakika pişirin.

Afiyet Olsun...

Bugün izinli olduğum için sabah erkenden kalkıp uzun bir süredir ertelediğim işleri yapmaya karar verdim ve taktım çantamı omzuma, düştüm yollara. Öncelikle iade etmem gereken bir ürün vardı onu bırakmak için adrese doğru yöneldim. Gideceğim yer evime çokta uzak değildi bende yürüme cesareti gösterdim ama ben yürüdükçe yol uzadı ( meğerse bize epeyce uzakmış adres ), yokuş aşağı - yokuş yukarı derken saçlarımdan terlerin aktığını farkedince tam homurdanıyordum baktımki hedefe varmışım.
Neyse hemen işimi halledip atladım bir taksiye evimin adresini söyledim sonrada vazgeçip Migros dedim. Migrosa vardığımda kendimi ikna etme çalışmalarımı hızlandırdım. Ne konudamı? Tabiiki sadece ihtiyacım olduğu şeyleri almak ve benim için tehlikeli reyonları hızla geçmek. Kış moduna girdiğim bu günlerde hemen sebze reyonuna koşup iri ve capcanlı barbunyaları görünce çıldırmış gibi torbalara doldurup alacağım diyer günlük ihtiyaçlarımı halledip hemen eve koştum. Biraz dinlendikten sonra önce barbunyaları ayıklayıp yıkadım, sonrada annanemin yazları hem vakit geçirmek için hemde bizlere sağlıklı sebzler yedirmek için ektiği fasulyeleri ayıklayıp yıkadım. Onlar kururken geçen haftalarda kurumaları için içlerini oyup ipe dizdiğim patlıcanlarımı kontrol ettim.

Onlarında kuruduklarını görünce bütün kış duracakları yerlerine onları kaldırdım. Bu arada okadar çok fasulye ve barbunya ayıklamışımki boynum tutulmuş. Bir molanın ardından akşam yemeğini pişirişim ve kuruyan sebzeleri poşetleyip dondurucuda ait oldukları yere kaldırmamla son bulan bu sebze maceram beni çok mutlu etti. Bu arada fasulyelerin bir kısmını kuruduktan sonra temiz bir bezin üzerinde kurumaları için masanın üzerine yaydım.(Fasulyelerin kuruması yaklaşık bir haftayı geçiyor. ) Böylece kışın kavrulmuş fasulye kurusu yiyebileceğiz. Eğer hala kış hazırlıklarına başlamadıysanız bence hemen güzel sebzeler alıp zamanı geçmeden dondurun.

Fazla çenemin açıldığının farkındayım ama sizlere son olarak annanemin bahçesinde yaşadıklarımı ve çektiğim fotoğrafları paylaşmak istiyorum.

Hafta sonu annem, babam, eşim ve ben annanemi ziyarete gittik. Oradanda annanemin meşhur bahçesine tazecik, süt fasulyeleri bahçeden toplamaya gittiğimizde eşim ve benim mutluluğumuzu görmeliydiniz. Fasulye sırıklarının arasında koşuştururken sanki küçük çocuklar gibiydik. En güzelide tertemiz bir ormanın içinde size sunulan sağlıklı besinleri kendiniz için toplamanız,yorulmanız. Aslında bütün başarı annanemin. Her gün hiç bıkmadan, yorulmadan o sebzelerle uğraşması, onların nazlarına katlanıp onları şımartıp büyütmesi harika birşey. Teşekkürler annane kendine yaşama uğraşı bulduğun ve bize sağlıklı sebzeler yetiştirdiğin için.

Kışa hazırlık için yaptığım hazırlıklara bugün arkadaşım Aysın sayesinde bir yenisini daha ekledim. Aysın'la birlikte alışverişe gittiğimizde 4 kasa domates aldığını görünce farkında olmadan napacaksın diye tepki vermişim. Aysın gayet sakin bir şekilde nedenini anlatınca bende hevesle 1 kasa domates aldım ve kış için hazırlayıp şişeledim. Ve herzamanki gibi bunu sizlerle paylaşmak istedim. Oldukça pratik olan bu işlemi sizde yapıp kışa bildiğiniz, içinize sinen tazecik domatesli yemekler yiyebilirsiniz!

Teşekkürler Aysın...

MALZEMELER:

7 kilo domates

2 kilo sivri biber ( 1 kilosu acı, 1 kilosu tatlı )

2 baş sarımsak

1 küçük çay bardağı sıvı yağ

HAZIRLANIŞI:

Domatesleri mutfak robotunuz varsa orada yoksa rendeleyerek hazırlayıp genişçe bir tencereye alın. Daha sonra biberlerin tohumlarını ayıklayıp minik minik doğrayıp domateslere ilave edin. sarımsakları soyup ezin ve bu karışıma sıvıyağ ile birlikte ilave edip ocakta domatesleri önce biraz kuvvetli sonra kısık ateşte yavaş yavaş pişirin.( Çok suyunu çekmemeli ama ) daha sonra bu domatesleri sıcakken kavanozlara paylaştırıp kapağını sıkıca kapatıp ters çevirin ( Bu işlem vakumlanmasını sağlıyormuş. )

Artık konserveleriniz hazır. Kışın afiyetle yemeniz dileğiyle...